Page 53 - Konya'nın Sazında Kırk Türkü
P. 53

44   | KONYA’NIN SAZINDA                 TÜRKÜ




                   yılında yüz iki adet Konya türküsünü Mehdi Halıcı ile birlikte derleyerek ‘Konya Sazı ve Türküleri’
                   adıyla kitaplaştırmıştık. Adil Karaağaç Lisesi’ni de yaptıran İstanbul’daki eczacı hayırsever bir insan bu
                   kitabı bastırmıştı. Daha sonra Konya Büyükşehir Belediyesi, Ahmet Özdemir ile ikimize birer albüm
                   çalışmasında yer vererek türkü mirasımıza sahip çıktı. 2012 yılındaki o albüm çalışmasında on altısını
                   Kör Ahmet, on dördünü ben olmak üzere otuz türkü seslendirdik. Gelecek nesillere aktarım açısından
                   tarihe bırakmış olduk.
                          1970’li  yıllarda  Kılcı  Nuri  Efendi’yle  tanıştığımızda  bana  mesleğimi  sormuştu,  ben  de  terzi
                   olduğumu söylemiştim. Aramızda şöyle bir diyalog geçmişti:
                             - Herkesin bir de ikinci mesleği olur, seninki ne evlat?
                             - Aman efendim! Ben terziliği belleyinceye kadar babamdan bir kağnı dayak yedim. Ne ikinci
                   mesleği?
                             - Kimi arabaya, kimi tayyareye meraklı olur, kimi kuş hastası, kimi çiçek hastası olur. Herkesin
                   bir hastalığı var ama gizli tutar. Senin gizlediğin ne?
                             - Hocam ben terziliğin dışında kırk senedir bazı geceler saz çalan arkadaşlarla oturup onlara
                   türkü okurum.
                             - Tamam işte bu da ikinci bir meslek sayılır. Ama gel biz bu işi tersine çevirelim, bundan sonra
                   ilahi oku.
                             - Ama efendim, ben ilahi bilmem ki.

                             - Sen gel bize katıl, biz de sana ilahi öğretelim evlat.
                             - Peki.
                          Bu diyalogdan sonra bana verdiği Meram’daki adrese gittim. İçeride Allah’ı zikreden insanlar
                   vardı.  Böylelikle  Kılcı  Nuri  Efendi’yi  çok  sevdim,  hürmet  ettim  ve  bağlandım.  Türkü  okuduğumu
                   biliyordu, intisap ettikten sonra türkü okumamaya gayret ettim. Fakat bazen gizli saklı okumuşluğum
                   oldu. Hatta kaynak kişi olarak davet edildiğimi ve TRT’ye gittiğimi kendisine sonradan söylemiştim.
                   Habersiz gittiğim için özür dilemiştim. Daha sonra şiirler yazdım ve ilahiler okudum.

                          Hâlâ ilahi okuyorum. Mevlâna aşığı olarak on yıldır Mevlâna Vakfı Mûsikî Topluluğu korosunda
                   solist olarak yer alıyorum. Bu topluluk korosuyla birlikte Nebahat Hanım şefliğinde birçok program icra
   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58