Page 10 - Konya'nın Sazında Kırk Türkü
P. 10
1
TAKRİZ
Konya’da musikinin gelişimini iki farklı kapsamda düşünebiliriz. Biri dini ve entelektüel hayatın
kapsamında iken diğeri gündelik sosyal hayatın kapsamında gelişen musikidir. Dini ve entelektüel müzik
kültürünün özünü Hz. Mevlâna ve Mevlevilik oluşturmaktadır. Bu alandaki sema ve musiki ile ilgili
olarak pek çok akademik çalışmalar ve yayınlar yapılmıştır. Gündelik sosyal hayata dair müzik kültürünün
özünü ise türküler oluşturmaktadır. Fakat türkülerimiz üzerinde gereği kadar durulmadığı düşünülebilir.
Neredeyse unutulmak üzere olduğunu gördüğümüz çok sayıda Konya türküsü mevcuttur.
Konya türkülerini icra ederek günümüze taşıyanlar, özellikle geleneksel mahalli sanatçılarımızdır.
Konya’nın (kendisine has üslubu ve tavrıyla) yaşayan usta sanatçısı Nuri Cennet’in müzik kültürümüzde
çok önemli bir yeri vardır. Oldukça zengin bir türkü repertuvarına sahip olan Nuri Cennet, günümüzde
yaşayan bir değer olarak Konya türkülerinin en önemli icracısıdır. Nuri Cennet’i önemli kılan ve Konya
müzik kültürüne kıvamını veren şey, onun son yarım asırda seslendirdiği geleneksel Konya türküleridir.
Nuri Cennet, zengin repertuvarını, eşsiz üslubunu, renkli tavrını ve kendisine has yorumunu meşk
usulüyle edinmiştir. Meşk usulü, klasik Türk musikisinde geleneksel bir eğitim ve öğretim metodudur
(Gerçek, 2008, s. 156). Bu metodun kökü, geçmişimizdeki saz, söz ve sohbet meclislerine dayanmaktadır.
Dolayısıyla Horasan bölgesindeki, Selçuklu saraylarındaki ve Osmanlı konaklarındaki müzik kültürünün
lirik ve mistik unsurları, meşk usulüne nitelik vermektedir. Bu kadim geleneğin günümüzdeki biçimine
Konya’nın barana, oturak ve çetnevir eğlenceleri örnek gösterilebilir. Eski nitelikte ve yoğunlukta olmasa
da bu eğlenceler, (çeşitli müzik grupları aracılığıyla) hâlâ varlıklarını sürdürmektedir.
Barana, oturak ve çetnevir gibi ortamlarda meşhur olarak sanatçı kimliğine kavuşan Nuri Cennet,
50 yılı aşkın süre aktif olarak ses sanatçılığı yapmıştır. Televizyonlara çıkıp şöhret olmak, albümler yapıp
para kazanmak gibi dünyalık gayeleri hiç olmamıştır. Muhabbet meclislerine katılmış, bazı sivil toplum
kuruluşlarının kültür sanat organizasyonlarına davet edilmiştir (Ukdem, 2018). Ancak asıl gayesi gök
kubbede hoş bir seda bırakmaktır. Nuri Cennet, Konya türkülerini kutsal bir emanet gibi görmektedir.
Dolayısıyla onun ‘solist’ ve ‘hânende’ gibi sıfatlarını bu açıdan düşünmek, sanat anlayışına ve kişiliğine
daha yaraşır görünmektedir.