Page 35 - Konya'nın Sazında Kırk Türkü
P. 35
26 | KONYA’NIN SAZINDA TÜRKÜ
kadar uzanmaktadır. Hacı Arif Bey gibi isimler klasik Türk musikisinden (daha kısa, anlaşılır ve akılda
kalıcı bir form olan) şarkı türüne yönelmişlerdir. Gayrimüslim halkın kadın temsilcileri eğlenceye
dönük müzik performanslarıyla kanto türünü yaygınlaştırmıştır. Bunlar Cumhuriyet döneminin kültür,
sanat ve müzik alanlarındaki batılılaşma projesine temel olmuştur. Müzikteki yapısal değişmeler daima
toplumsal dönüşüm süreciyle yakından ilişkili olmuştur. Dünyevi ve hazcı bir hayat anlayışının toplumda
yaygınlaşmaya başlaması, müzik üzerinden saptanabilir örneğin (Güven & Ergur, 2014: 7-8).
Türkiye’de müzik konusundaki değişim-dönüşümlerle ilgili bir düşünce geleneğinin meydana
gelmesi, önemli oranda şehirleşmeye bağlıdır. Şehirleşme, sosyo-ekonomik bir çerçevede modernleşmenin
sonucu ve ona bağlı bir süreçtir. Bu anlamda modernleşme ve ona bağlı olarak şehirleşme kültürel bir
olgudur. Köyden şehre göçüp şehrin hareketli ortamından ve karmaşasından hoşnut olmayan geniş
topluluklar ne köylü ne şehirli olabilmektedir. Bu insanlar, yönlerini kaybettikleri şehir ortamındaki
sıkıntılı deneyimlerine tercüman olabilecek kültürel kanallara ihtiyaç duymaktadır. Şehir müzikleri
köyden şehre göç edenlerin anlam dünyasına uzak kalmaktadır. Kırsal müzikler ise insanların şehre
tutunma çabaları için yeterli gelmemektedir. Böylece zamanla karma bir müzik tarzı olarak arabesk tür
şekillenmeye başlamıştır. Bu müzik türü insanları gecekondulardan şehir merkezlerine taşıyan dolmuşlar
aracılığıyla yaygınlaşmıştır. Arabesk müzik, yapı ve ezgi bakımından karma, hem kırsal hem Avrupai
müzikten esintiler taşımaktadır. Şehirde tutunma mücadelesindeki insanların yaşadıkları bunalım ve
çelişkileri içeren bir müziktir. Dolayısıyla köyden şehre göçüp şehirle münasebete giren insanların oranı
arttıkça arabesk tür, biçim değiştirse de yaygınlaşmaya devam etmiştir (Karakayalı, 2002).
Ülkemizde modernleşme süreci, müzikte notayı önemli hale getirmiştir. Geleneksel makam
müziğinin meşke (sözlü aktarıma) dayalı eğitim ve üretim düzeni yerini yazılı müzik anlayışına bırakmaya
başlamıştır. Meşk yöntemine dayalı eski eserlerin sözlü olduğu için unutulması kayıp repertuvar (Behar,
2006, s. 145) konusunu doğurmuştur. Pek çok Konya türküsü de meşk usulüne dayalı bir şekilde kayıp
repertuvar kapsamına girmektedir. Ülkemizde çeşitli yörelerden ve birçok türden bazı müzik eserleri
unutulmuş bazıları ise sözlü kültüre dayalı olarak günümüze taşınmıştır. Belirli bir müzik türü ve
kültürüne dair yapılan çalışmalar; kültür, zevk, beğeni, demografi, kent ve göç, aile, toplumsal cinsiyet
gibi alanları da kapsayarak bir toplumun yapısı ve dönüşümü ile ilgili benzersiz veriler sağlar. Yani müzik
toplumsal çevre ve kültürden bağımsız değildir. Konya türkülerini incelemek de Konya toplumu ve
kültürüne dair eşsiz veriler ve anlamlar sunar.